23 Ağustos 2009 Pazar

İlkeli Bir Mücadelenin Portresi: Şenol Güneş






Türkiye onu altı şampiyonluk kazanmış Trabzonspor’un kalecisi olarak tanıdı. Başarılı bir kaleci olduğunu ismini altın harflerle tarihe yazdırarak ispat etti. 1112 dakika gol yemeyerek Türkiye’de kırılması çok güç olan bir rekora imza attı. Şenol Güneş jübilesini yaptıktan sonra futbolculuğunda elde ettiği başarıları gölgede bırakacak başarılara imza attı diyebiliriz. O artık tüm dünyanın tanıdığı bir teknik direktör konumuna erişmiştir.

Onurlu mücadelesini, ilkeli tutumunu onu yakından takip edenler hep görmüştür. Trabzonspor’un teknik direktörü olarak kariyerine çok önemli başarı verileri işleyememiş olabilir ama o ilk dönemi yani 1995-1996’yı hatırlayanlar o başarılı takımın mimarına hakkını vereceklerdir. Sadece bir maç ile Trabzonspor serüveninin ilk bölümü son bulmuştu. Böyle bir sonucu hak etmemişti kendisi.

Herkesin Trabzonspor’u bile şampiyon yapamadı gibi bir saçmalığın esiri olduğu günlerde Şenol Güneş Türk Milli Takım’ı teknik direktörü olur. Ne kıyametler kopar bu esnada. Şenol Güneş’i aşağılayan nice yazılara şahit olmuştur Türk basını bu süreçte. İyi giyinemiyor, jöle sürmüyor, güzel konuşamıyor,karizması yok gibi komik olduğu kadar aptalca olan söylemlerle Şenol Güneş aşağılanıp durdu. Allah’ın sopası yok derler ya hakikaten doğruymuş. Bugün aynı takımın teknik direktörü ilah konumundadır. Sanırım bunda bugünkü hocanın bu gazetecilerin çeşitli yakınlarına ve onların çeşitli uzuvlarına etmiş olduğu küfürler etkili oldu. Yani hak yerini buldu. Peki karizması olmayan Şenol Güneş ne yaptı? Türk Milli Takımı’nın tarihi boyunca elde ettiği en büyük başarısına imza attı. O artık dünya üçüncülüğü apoletini taşıyan bir teknik direktördür. Ayrıca 2002 yılında Uefa tarafından yılın en iyi teknik direktörü seçilerek onurlandırılmıştır.

Avrupa’nın kalburüstü kulüplerinden teknik direktörlük teklifleri almıştır 2002 Dünya Kupası organizasyonundan sonra. Yalnız o Türk Milli Takımı’nı kariyerini ilerletmek için bile dahi terk etmemiştir. Dedik ya ilkelerden örülmüş bir insandan bahsediyoruz. Birileri gibi kıytırık başarılar sonrası takımını bırakıp Avrupa’nın üçüncü sınıf takımlarına koşmamıştır.

Türk Milli Takımı’ndan haksızlığa uğrayarak uzaklaştırıldıktan sonra bir süre Trabzonspor’da çalışmıştır. Daha sonra Güney Kore’nin Fc Seoul takımı ile anlaşmıştır. 2007 yılından beri bu takımın teknik direktörülüğünü yapmaktadır. Geçtiğimiz yıl Şenol Güneş yönetimindeki Fc Seoul averajla şampiyonluğu kaybetmiştir. Şu an itibariyle ligde 39 puanla lider olan Fc Seoul en yakın rakibine 7 puan fark atmıştır. Türkiye dışında bir yerlerde böylesine başarılı olan bir insanın gözü kör medya tarafından es geçilmesi manidar bir durum teşkil etmektedir. Belki de Şenol Güneş’in huzuru Güney Kore gibi uzak bir diyarda bulmasının en önemli sebebi bu çifte standart uygulamasıyla ahlaksızlaşan medya diyebiliriz.

Bu denli göz ardı edilmesine rağmen Güneş Uzakdoğu’da daha bir parlamaktadır. Onurlu yolculuğunun durağı şimdilik Güney Kore. İlerleyen zamanda kendisini dünyanın önemli liglerinde görmeyi diliyoruz.

0 yorum: